Konuşmam gerek. Kiminle? Nerede? Nasıl? Bilmiyorum. Konuşmam gerek!
-Ne hissettiğimi ve ne istediğimi bilmediğim bir dönemde yine beraberiz. Bu dönemleri o kadar sık yaşıyorum ki artık onlara “dönem” demek bile saçma geliyor. Hayatım bu “dönemlerden” ibaretmiş gibi hissediyorum. Tek başıma cevaplayamadığım sorular var.
+Sor o halde.
-Mutsuz muyum?
+Hayır, sanmam.
-Öyleyse mutlu olmalıyım.
+Öyle olmalısın.
-Ama değilim?
+Ama değilsin.
-Peki mutlu olmamak için bir sebebim var mı?
+Yok.
-Neden mutsuzum o zaman?
+Sen mutsuz değilsin ki. Yalnızca… Mutlu değilsin.
-İkisi bir nevi aynı şey değil mi?
+Bir nevi!
-Anlamıyorum. Nasıl sadece mutlu ya da mutsuz olamıyorum.
+Hayat yalnızca siyah ya da beyaz değildir de ondan.
-Peki gri? Gri midir hayat?
+Senin için mi?
-Ne demek “senin için mi?” bunun senin içini, benim içini mi var?
+Var tabii ki.
-Yine anlamadım galiba.
+Neyi?
-Nesnelliğinden emin olduğum bu durumu neden bu kadar göreceli kıldığını.
+Onu göreceli kılan ben değilim ki. Hayatın rengi zaten hep bir göreceliliğe sahipti.
-Açıklar mısın artık?
+ Açıklayayım. Hayat kişinin onu nasıl gördüğüne göre renklere bürünme eğilimindedir.
-Yani sırf ben onu öyle gördüğüm için gri oluyor öyle mi?
+Öyle tabii ki. Senin gri gördüğün hayatı bir başkası çok daha renkli görebilir.
-Peki benim dünyayı gri görüyor olması biraz haksızlık değil mi?
+Neden haksızlık olsun ki?
-Yani bu benim melankoliye mecbur olduğum anlamına gelmez mi?
+Onu gri görmen sana hayat tarafından dayatılmıyor ki.
-Ama benim onu gri görmemi sağlayan yine benim melankoli eğilimimse bunun sebebi de hayatın ta kendisi değil mi?
+Hayır hayır. Sen sanıyorsun ki yaşadıkların sana melankolik olma yetisi kazandırdı.
-Tabii ki öyle düşünüyorum. Bizi şu an ki biz yapan daha önce yaşadıklarımız değil mi?
+Elbet tabii ama atladığın nokta şu; bazı insanlar yapıları gereği böyledir. Bir insana pozitif düşünme yetisini aşılamak öyle kolay değildir. Birinin melankolik olması için de kötü şeyler yaşamış olması gerekmez.
-Ben artık dünyayı gri görmek istemiyorum.
+Öyleyse “hayatın iyi yanlarını gör ve olumlu düşün”
-Daha iyi bir öneri veremez miydin sanki?
+Neden beğenmedin mi?
-Beğenmedim tabii ki… Onlarca insandan aldım bu tavsiyeyi.
+Ve işe yaramadı?
-Yaramadı çünkü bir anda durup olumlu düşünmeye başlamak öyle sandığınız kadar kolay değil.
+Onlar için öyledir belki de.
-Başka yolu yok mu bunun?
+Belki vardır.
-Ne demek “belki vardır” var mı? yok mu?
+Bende yok ama bir başkasında bulabilme ihtimalin daima var bu yüzden “belki”.
-Peki sen?
+Ben ne?
-Sen ne renk görüyorsun hayatı?
+Gri!
-Peki!
+Şaşırmadın?
-Şaşırmalı mıydım?
+Beni çok iyi tanıyor olmalısın.
-Öyle olmalı
+Ama değil?
-Ama değil!